top of page
Ara
  • Yazarın fotoÄŸrafıGeoSapiens

IKIGAI - Bir Kitap DeÄŸerlendirmesi


GÄ°RÄ°Åž


Kişisel gelişim kitapları okumak pek tarzım değildir. Bana biraz dışı hoş içi boş kitaplarmış gibi geliyor. Önüne gelen kitap yazıyor. Belki de ondandır bilmiyorum. Elbette kalemine, bilgi ve deneyimine güvendiğim bazı yazarlar, araştırmacılar mevcut. Bu insanların yazılarını, söylemlerini, paylaşımlarını ilgi ve merakla takip eder ve kulak veririm. Bu kitabı ise önce internette gördüm, incelediğimde ise ilgimi çekmişti. İlgimi çekmesi ise biraz zamanlama ile alakalıydı. Son zamanlarda coğrafi koşulların insan sağlığı üzerine olumlu, olumsuz etkileri üzerine bir şeyler düşünüyor, okuyor ve merak ediyordum. Kitap, içeriğinde Uzak Doğu’da Japon bir köydeki insanların bulunduğu ortam, günlük yaşam ve uzun ömürlerinden bahsediyor. Dolayısıyla birden ilgimi çekti. Aslına bakarsanız Uzak Doğu’nun mistik, egzotik ve büyülü atmosferi her zaman ilgimi çekmiştir.


Bu kitap, oradaki insanların yaşam biçimlerine dayanarak bazı çıkarım ve önerileri içeriyor. Bunu ise bir görüşe dayandırmaktadır. Bu görüş ya da onların deyimiyle İKİGAİ’dir. Herkesin bir ikigaisi olduğunu ve önemli olanın o ikigaiyi kendinde bulması ve hayatını bu ikigai üzerine yaşamasıdır. Kısaca bir hayat amacı edinmemizi istemektedir. Kitabında deyişiyle bizleri her sabah yatağımızdan tutkulu derecede kaldıracak ikigaimizin olması gerektiğini ima eder. Bunu henüz bulamayanlar bulana kadar kendisinde aramaya devam etmelidir diye bahseder.


Kitapta birçok bölüm mevcut. Fakat ben kitabı daha anlaşılır olması adına genel olarak 3 bölüme ayırdım. Böylece kitap hakkında genel bir fikir edinmiş olacaksınız. Aynı zamanda belli başlı can alıcı noktaları öne çıkarttım.



1. BÖLÜM – Okinawalılar ve Mavi Kuşak Bölgesi


Yazarlarımız bu kitapta Japonya’nın Okinawa adında kırsal bir yerleşmeden bahsetmektedir. Aynı zamanda dünya üzerinde Mavi Kuşak diye tabir edilen 5 bölge bulunmaktadır. Bunlar; 1) Okinawa, Japonya. 2) Sardinya, İtalya. 3) Loma Linda, Kaliforniya. 4) Nicoya Peninsula, Kosta Rica. 5) Ikaria, Yunanistan. Bu bölgelerin bazı ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi üç yerleşiminin da ada olmasıdır. Bu durum yerel halka bazı avantaj ve dezavatajlar katmaktadır. Örneğin ada yerleşimi olması kaynaklarını ve imkanlarını kısıtlar, haliyle birlik, beraberlik ve yardımlaşma gibi davranışları zorunlu kılar.


Diğer bir yandan ada yerleşimi olması izole bir hayat imkanı sunarak farklı kültürlerle etkileşimi kısıtlar. Dolayısıyla geleneklerini nesilden nesile bozulmadan aktarabilirler. Aynı zamanda bu yerel halk dünyanın en uzun süre yaşayan insanları olarak da bilinirler. 80-90 yaşındaki insanlar hala günlük bahçe ve tarla işlerini çok rahat bir şekilde yapabilmekte, kendilerini zinde ve dinç hissetmektedirler. Peki nedir bu insanların yaşam biçimleri? Kısaca sıralayayım ve sizde mümkün olduğu kadar bunları hayatınıza uygulamaya çalışın.

· Okinawalılar acele etmeden, tadını çıkararak yaşarlar.

· Hayata karşı pozitif olmayı deneyin.

· Hayatı aktif yaşayın, sizi zorlamayacak ve hareket kabiliyetinizi ve direncinizi arttıracak seviyede egzersizler yapın

· Sağlıklı beslenmeye önem gösterin. Daha az işlenmiş gıdalar ve şeker tüketin.

· Sofranızdan hiçbir zaman tam olarak doymadan kalkın. Doygunluk hissi gelmeye başladığında yemeği bırakabilirsiniz. Yani yaklaşık olarak midenizin %80 ini doldurun.

· İyi arkadaşlıklar edinin. Bu sayede hem güvende hem de daha mutlu hissedersiniz. Bazen tek başına bir işin altından kalkmak zor olur. Fakat yakınlarınızın desteği ile daha az çaba ve zamanda işlerimizi halledebiliriz.

· Günlük olarak en az 7 saat uyumaya özen gösterin. 9 saatten sonrası ise sizi uyuşuk yapabilir. Yani uyku kalitenizi arttırın ve sizi bundan mahrum bırakan her ne varsa bunu hayatınızdan çıkartın.

· Gereksiz yere kaygı ve stresi kendinizden uzak tutun. Stres sağlığın en büyük düşmanlarındandır.

Elbette şehir yaşantısının temposu kırsal yaşama göre çok daha hızlı. Ancak mümkün olduğu kadar bilinçli yaşarsak uzun ve sağlıklı bir ömür mümkün der bize kitap.



2. BÖLÜM – Akışa Kapılmak


Kitap akışa kapılmak gibi güzel bir ifade kullanmış. Açıklamaları ve örnekleri gayet güzel. Aslında bize kısaca şunu demek istiyor. Sevdiğimiz işleri yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamaz, geçmiş ve geleceği düşünmez ve sadece o anın tadını çıkartırız. İşte o an akışa kapıldığımız andır. Bizden istenen, bizi, yaparken en mutlu eden şeyi bulmak ve bunu bir ömre yaymak. Akış anlarında tüm kaygı ve beklentileri zihnimizden uzaklaştırırız. Her ne yapıyorsak o anın keyfine varırız.


Kitapta, sizi akışa geçiren şeyleri bulmanız için bazı soruları sormanız istenmektedir. Bunlar zor ve bilinmez sorular değil. Örneğin neyi en çok yaparken mutlu oluyorsunuz? Ya da kiminle ne konu hakkında konuşmak, neleri okumak, neleri izlemek, kendinizi nerede ve ne işinde hayal etmek sizi mutlu ediyor? gibi sorular size yol gösterici olacaktır.


3. BÖLÜM - An Meselesi


Değiştiremeyeceğimiz şeylere odaklanıp kendimizi sıkmak iyi bir davranış değildir. Bu tarz şeyler genelde ya geçmişe saplanıp kaldığımızda ya da geleceğimizi garantiye almaya çalıştığımızda görülür. Geçmiş geçmişte kaldı. Saplanıp kalmaya gerek yok. Gelecek ise birer muamma, tam olarak bilemeyiz. Bizim için en önemli ve kıymetli olan, müdahale edebileceğimiz zaman ise şimdiki yaşadığımız zamandır. Diğer bir ifadeyle şuandır. Şuanın kıymeti geçmiş ve geleceğimizi etkiler. Eğer şuan için iyi şeyler düşünür ve iyi şeyler yaparsak bir süre sonra geçmişte kalacak olan şuanımız güzel olacaktır.

Aynı şekilde şuan yapacağımız kaliteli şeyler ise gelecekte bize yardımcı olacaktır. Ama bizim odak noktamız geçmiş ve gelecek değil şu an olmalıdır. Benim bu konudaki düşünceme gelince; anlık yaşayalım demiyorum ama ne sürekli geçmişe takılalım ne de sürekli gelecek kaygısına düşelim. Mümkün olduğu kadar yaşadığımız zamanın kıymetini bilip iyi değerlendirelim ve kendimize maddi manevi biraz yatırım yapalım. Kitap bize sevdiğimiz işleri yaparsak aslında hiç çalışmayacağımız veya emeklilik gibi kavramların hayatımıza girmesine gerek kalmayacağından bahsediyor.

Kitap aynı zamanda şunları da dile getiriyor. Her ne kadar istemesekte hayatımızda tatsız ve acı şeyler yaşayabiliriz. Hayatta bizi üzecek şeylerin olduğunu ya da olacağını bilmeliyiz. Bu tarz şeylerin her zaman değil ama bazen aklımızdan geçirmek bizi acılara karşı daha dirençli yapabilir. Biliyorum birilerini kaybetmek ya da hayatımızı alt üst edecek şeyleri yaşamak bizlerde ağır travmalara sebep olabilir. İşte bu süreci daha kolay kabullenmek ya ada atlatmak adına ara sıra kendimizi bazı olumsuz şeylere hazırlamakta fayda vardır. Şu da bilinmelidir ki yaşadığımız olumsuz şeyler bizleri aslında daha dirençli ve olgun yapmaktadır yani bizleri daha da geliştirmektedir. Bunun farkına varmaya çalışmalıyız. Her yeni bir problem yeni bir yol için fırsattır diyebilmeliyiz.


SONUÇ

Şuana kadar biraz kitap içeriğinden biraz da kendi görüş ve yorumlardan bahsettim. Kitap içinde daha fazla örnek ve farklı hikayeleri bulabilirsiniz. Hepsini burada bir kaç sayfaya sığdırmam mümkün değil. Kitabın yazarlarından herhangi bir gelir de elde etmeyeceğim :) Amacım hem kendi okuduğum şeylerin kalıcılığını sağlamak adına yazıya ve yoruma dökmek hem de günlük hayatın koşturmacası içinde azıcıkta olsa daha sağlıklı ve farkında yaşam için katkıda bulunmak. Tabi biraz da okur, yazar ve tartışma yönümüzü geliştirmek.


Okunacak çok ama çok şey var. Sanırım hepsini okumaya ömrün yetmeyeceği bilinen bir gerçek. Zaten her şeyi okuma çabasına girmekte manasız. Bu yüzden ilgili olduğumuz şeyleri belirleyip okuma ve araştırmalarımızı bu yönde yapmak daha sağlıklı olacaktır. Bir nevi seçeneklerimizi filtreden geçirmeliyiz…



129 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page